Pazartesi, Eylül 24, 2007

CAN DÜNDAR

İyi ki bayrak var!Çeşme'de "Paparazzi Beach"teydik hafta sonu; "Paparazzi Plajı" yani... Her nasılsa bunca yıl betonlaşmamayı başarmış, yemyeşil bir cennet köşesi...Hava ılık, su serin...Ayrılmaya karar vermiş, ama vedalaşmaya gönlü elvermeyen çiftler vardır ya; denizle yaz onlar gibi; soğuklar ama kopamıyorlar birbirlerinden...Sahilde yaz sonu tenhalığını bir bizim seslerimiz bozuyor, bir de karşı tepeleri bekleyen devasa bayraklar...Hem tepelerin zirvesine, hem her bir tesisin bahçesine dikilmişler.Daimi Çeşme rüzgârıyla gün boyu, direklerinden kopmak istercesine heyecanla dalgalanıyorlar.Havada bayraktan yapılma bir bayram, bir seferberlik havası var.İzmir'de asansörlü bayrak direkleri sektör oluşturmuş, siparişe yetişilemiyormuş; talep o kadar büyük yani..* * *Gemimiz Çeşme limanına yanaştığında cep telefonlarımıza Yunanistan telefon şebekesinin "Hoş geldiniz" mesajları düştü.Sonra geldiğimiz kentleri aramak için telefon numarasının başına uluslararası kodları eklememiz gerekti.Olsun; her tepede bayraklar vardı ve biz kendi topraklarımızda olduğumuzu biliyorduk.* * *Paparazzi Beach'e geldik; buranın "gündüz beach, gece club" olduğunu öğrendik.Sezon bittiği için diğer "beach"ler, "Solemare beach" ve "Grenada beach" kapalıydı. "Shayna"ın, "Sunset"in methini duyduk.Türkçenin gözden düştüğü topraklarda, çağlardaydık.Olsun; bayrağımız öyle güzel dalgalanıyordu ki, biz ülkemizle gurur duyuyorduk.* * *Sit alanındaydık, ama bazı tepelerde koruma kalkanının her nasılsa delindiği görülüyordu.Yeşillik tepeliklerin arasında, falanca tarihte, filanca belediye başkanının göz yumduğu sitelere ait beton yazlıklar sırıtıyordu.Kamuya ait toprak, bir yolu bulunup "özelleştirilmişti."Neyse ki tepenin sırtlarında bayrağımız çok yüksekte duruyordu ve biz vatan toprağının emin ellerde olmasının güvenini yaşıyorduk.* * *Gün boyu memleket meselesi eksik olmadı gündemimizden...Türkiye'nin geleceğine dair kaygıları paylaştık.Bugünün dünden fena olduğundan, yarının bugünden kötü göründüğünden söz edenler oldu.Çocuklarının yaşayacağı ülkeden endişeliydiler.Göller kuruyordu; deniz kirleniyordu; Türkiye çölleşiyordu.Ülke kötü yönetiliyor, işler sarpa sarıyordu.Farklı kesimleri bir arada tutan ortaklık bağları zayıflıyordu. Kaygılarımız arttıkça artıyordu diktiğimiz bayrak direklerinin sayısı...Ve huzursuzluğumuzca yükseliyordu boyları...Olsun; yine de iyi ki bayrak vardı.Hem "şafaklar gibi" dalgalanarak ruhumuzu okşuyor, hem dikildiği toprağın altımızdan kaydığını fark etmemizi engelleyen, dev bir örtüye dönüşüyordu.
can.dundar@e-kolay.net

Hiç yorum yok: